Yakup Tunç, 1953 yılında Çorum’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini o bölgede tamamladı. İ.Ü. Edebiyat Fakültesini bitirdi. Deniz Kuvvetleri’nin orta dereceli askeri liselerinde, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği yaptı, eğitim merkezlerinde idari görevlerde bulundu. 2004 yılında emekli oldu. *Camide Kaval Çalan Hoca* ve *Baleye Gelen Şehit* isminde iki hatıra türü kitabı yayımlandı.
Şiir, öncelikle bir rahatlama biçimidir. Kurallardan, kesinliklerden, sahte insanlardan, diz üstü ve karton sevdalardan, çıkarcı birlikteliklerden… Şiir, insanın kendini anlamasını sağlayan bir öğreticidir. Şiir, beyni yazı diline çevirmektir, genel bir itiraflar paketidir. İnsanın istendiğinde karşılık beklemeden bir şeyler verebileceğinin ispatıdır aslında.
Hayata zırhtır, zaman ağrısına aspirin, alternatif bir koleksiyon biçimidir. Birikmiş kelimeleri barındıran, bağdaştıran intihardır; en acımasız, en yıpratıcı zamana ve onun yakınlarında akrabaları olan acı, hüzün, kaygı, yalnızlık, hüsran ve umutsuzluk gibi birçok etkiye karşı zırhlı bir güç, ya da rahatlama seansıdır. Tüm bunların tersine mutluluk başlığı altında pek kolay toplanabilecek olan diğer kavramları, yaşandığında da içgüdüsel istek olan - paylaşmayı- en kolay gerçekleştirmeyi sağlayan samimi, anlayan ve değer veren bir dosttur.
Bir kitle imha silahıdır yahut bir ilk yardım çadırıdır şiir. Şiirin cinsiyeti vardır; duyguları ve estetiği ile… Şiir: yaşlanır, yas tutar, başka şiirlerle arkadaşlık edebilir ya da hep tek başına kalabilir. Şiir hayatın rafinerisidir. Şiirin tanımı ne buraya ne de bu hayata sığabilir. Bir gün gelir de sorarsan, daha başka anlatırım sana, Şiirin tanımı, saat başı değişebilir…
-Umut Taydaş