-yürüyeceksin! ve oraya vardığında içinde ışıldayan her harfin bir öyküye dönüştüğünü göreceksin-
Masalların, rüyaların, hayallerin, ateş yalımlarının içinden geçerek çocukluğunun sırlarla kaplı anlamını arayan bir hikâye anlatıcısının ve anlatmayı seven bir ravinin kendi ‘tuhaf varlık’ına gerçekleştirdiği arafta bir ruh yolculuğunun öze dair işaret fişekleriyle döşeli metinlerini içeriyor Bir Yol Meseli. Harflere, mesellere, hüzünle bakan fotoğraflara, mürekkebe ve kelimelere, yola ve yol içre hallenmelere tutuna tutuna katedilmiş bir iç yolculuğunu imliyor Bir Yol Meseli. Duyarlığının kapılarını masalların kadim topraklarına açarak bir türlü tuvalindeki bozkır resmini bitiremeyen ressamın ölümünden boşluklar devşirip ruhundaki derin kırılmanın anlamını çözme uğraşı veren bir anlatıcının benliğiyle yüzleşen bir iç hesaplaşmaya, bıçağın parlayan ucundan suçluluğa ve suça iştirak etmeye dek uzanan bir yüzleşme hikâyesidir tanık olduğumuz.
Mazlum Dirican, insanoğlunun varoluş zeminini de oluşturan yol-yolculuk izlekleriyle şekillendirdiği Bir Yol Meseli’nde, masumiyetin ve çocukluğun özde anlamıyla otantik bir bağ kurma arayışıyla benliğini ve yaban duyarlığını içrek hale getirerek kalem-kâğıt sevdalısı bir mürekkep müptelasının ‘varlık ile yokluk’ arası iç yankılanmalarını sunuyor okuyucuya.
Aradığı kendi özüdür Dirican’ın, mürekkeple çıkılan bir yolculukta çocukluğa ve hatta ademoğlunun ilk suçuna dek hep Öz’e, ruhun iç mahzenlerine serüvenlerdir okuduğumuz...
İç özleri, ruha dair dikkati, kök arayışı ve aranışlarıyla Bir Yol Meseli, okuyucuya derin, derişik, derinleştirilmiş bir yolculuk teklif ediyor...