Bilirsiniz, bir süreçtir bu hayat, ne saat, ne hafta, ne de yıl iyi anılmadıysan ardından şayet, hiç gelmemişsin, yaşamamışsın sayıl…
“yürüdüğün yolda iz bırakmazsan, o yoldan geçmiş sayılmazsın” diyerek çıkılan bir yolun hikayesidir bu.
Ruhumuzun ağrı eşiğini yükselterek baş edebiliyoruz hayatın bize yaptığı işkencelerle.
Kusurlu ve sorunlu yaşam biçimleriyle bir girdap oluşturanlardan, çalı çırpı ile kamufle ettikleri çukurlara düşürmek için tuzak kuranlardan, küçük dağları kendi eseri gibi görenlerden uzak durmaya çalışarak harcıyoruz enerjimizi.
Unutuyoruz belki ama insan, telaşa lüzum olmadığını, istese de telaş edemeyeceği yaşlara gelince anlıyor.
Şimdi yenilenme ve ayağa kalkma zamanı!
Hadi, tozunu silkele hayatın, aç gözünün önünü, sonra da gözünü ve sesini duy enkaz altındakilerin…
Konfor kalenden ayrılmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Hareket etmeyi, terk etmeyi, uzaklaşmayı, yalnız kalmayı ve özlemeyi göze alabilenlerden olanlar ilerleyebiliyor ancak.
Unutma ki, düştüğü yeri bitiş çizgisi zannedenler kaybeder…
Mehmet Fatih Koşan