Yürünülen yolda, yürüyenlerin ayaklarının altında ezilen ayakkabıların, iniltin tıkırtılarının ‘’hadi be’’ deyip geçildiği an…
Dalgalanan saçların, meltem rüzgarında, ormandaki çam ağaçlarının gece fısıldayarak söyledikleri şarkının melodilerini terennüm etmesinin fark edilmediği an…
Durgun bir göl altında, hareketli sevdalar yaşayan, mekanlarının sınırlarını aştıklarında ölümle dost olacaklarını bilen, sakin görünüp, fırtınalı yaşamında kasırgalarla boğuşan ve anlaşılmasını istemediği sesleri sunan güzellerin silindiği an…