Bir şehir caddesi gibi, her gün binlerce insanın üzerinde gidip geldiği şu Avrupa yolunda, okuyuculara anlatılacak harikulâde şeyler bulmak iddiasında değilim. Öyle olsaydı, şu kötü Avrupa’ya değil, dünyanın daha az el değmemiş bir bölgesine gitmenin yolunu araştıracaktım.
Esasen, gidilecek yolları evvelden belli, görülecek şeyleri herkesçe malûm, çiğnenmiş, özü alınmış, posa haline gelmiş olan bu Avrupa seyahatine neye çıktığımı, vapur Galata rıhtımından hareket ederken bile pek iyi bilmiyordum.