Sıradan bir insanın, hüzünlü bir hayat macerası anlatılır bu kitabın içinde. Hepimizin kendi yaşamından birtakım benzerlikler bulabileceği bir hikâyedir bu. Kişinin mutluluğu hedeflerken veya en azından içindeki bitmek bilmez huzursuzluğu bastırmaya çalışırken çırpınması anlatılmaktadır. Yaşamın yetişkinlik döneminin başında aslında herkesin ulaşmak istediği önemli gayeler mevcuttur.

Fakat daha sonra problemlerin iyice ağırlaşması ve insanın bunlar karşısındaki acizliği bu gayeleri unutturur. İlgili safhanın ardından, insan bu zor dünyanın sarmalında sadece yaşamayı ve/veya daha iyi bir hayata sahip olmayı amaç edinir. İşte bu kitaptaki başkarakter böylesi bir çabanın içinde bulur kendini. Bu girdaptan çıkabilmek için türlü yollara başvurur, yalnızlığından kuvvet alarak kendince çözümler üretir. Ama bir kere yaşamında yangın başlamıştır ve bunun yarattığı panikle ciddi hatalar yapar.

Elbette çevresel koşullar ve genel perspektifte coğrafya, hepimizin hayatını belirlemektedir. Buna rağmen kişinin yine de tercihleri olduğu yadsınamaz bir gerçektir. İnsanların başkalarını ötekileştirmeden, onların tercihlerini acımasızca yargılamadan önce diğerlerini anlamaya gayret etmesi bu bakımdan çok önemlidir. Ancak böyle bir anlayış topluma egemen olursa, büyük ihtimalle tecrübe edilen ferdi ıstıraplar bir ölçüde hafifleyecektir. Arkasından bir sosyal dayanışma ruhunun doğması ise kaçınılmazdır. Dünyanın, mutlulukların artıp yaygınlaştığı bir yer olması ümidiyle…