Tükendi
Stok AlarmıKur’ânî bir kavram olan “beyân”, görebildiğimiz kadarıyla nüzûl dönemi Arap edebiyatında ve bazı rivayetlerde, “açıklamak, açıkça ortaya koymak, belirgin hâle getirmek ve sözü en beliğ şekilde ifade etmek” anlamlarına gelmektedir. Kur’ân-ı Kerim, mezkûr kavramı bu manalarıyla toplumun hafızasından alıp kullanmak suretiyle kendi bünyesinde kavramsallaştırmış ve daha çok “Allah’ın açıklamaları” anlamında kullanmıştır. Yine ayetlerde yer alan beşere ait beyân formlarında ise “açıkça ortaya koymak, gizlememek” anlamı öne çıkmaktadır. Böyle olmasına rağmen, tarihsel süreçte bazı Kur’ân kavramları gibi ‘beyân’ kavramı da anlam değişikliğine uğramış; mücmel (kapalı) olan ayeti “tefsir etme” manasına evrilmiştir. Bizim tespitlerimize göre ise beyân kavramı, -konuyla ilgili ayetleri külli bir bakış açısıyla ve tarihsel zemini dikkate alarak okuduğumuzda- “anlamı kapalı olanı tefsir etmek” gibi bir mana ihtiva etmemektedir. Hatta Kur’ân-ı Kerim’de değişik kalıplarda kullanılan “b-y-n” kökü ve türevleri, daha çok “İlahî açıklamalar” anlamında kullanılmaktadır.
Elinizdeki bu çalışmanın özgün yanı beyân yetkisinin sadece Allah’a ait olduğu, peygamberlerin vahiy karşısında edilgen bir pozisyonda oldukları, ancak vahyi aktarma ve uygulama noktasında beyâna konu olabilecekleri hususudur. Dolayısıyla bu çalışma, konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmaların bir tekrarı değildir. Ayrıca araştırmamız, analitik ve eleştirel bir bakış açısıyla okuyucuya sunulmaktadır.