Bu kitap tevhid ilkesinin bir ahlâk felsefesine ve bir sosyoloji ilkesine dönüşmesi durumunda ne gibi sonuçlar üreteceğini göstermeye çalışan bir inşa denemesidir.
İrfan Felsefesi`nde İbn Arabi böyle bir teşebbüste bulunmuştu. Fakat cümlenin içeriği ona yeterli gelmemiş ve anlam dünyasında "teşbih - tenzih" sınırlarını aşan bir farklılık oluşturmuştu. Selefilik`i şekillendiren İbn Teymiyye ve ardından gelen düşünürler de böyle bir teşebbüste bulunmuşlardı ama cümleyi sosyal düzenin temel ilkesi olarak kabul etmelerine rağmen onlar; nasıl bir yaşam biçimi vadettiğine değil, bu yaşam biçimine nasıl ulaşılacağına (mücadele yöntemine) odaklanmışlardı. Onlara göre yaşam biçimi zaten hazırdı, sadece hakim olmayı bekliyordu.
Bu kitabın tevhid cümlesini ele alış biçimi, mutasavvıfların ve selefilerin ele ahşından farklıdır.
Bu kitap, felsefi bir metnin tüm kriterlerini yerine gelirse bir "tevhid felsefesi", ele aldığı konularda uzmanlık seviyesinde açıklamalar yapsa bir "tevhid sosyolojisi" olarak isimlendirilebilirdi. Fakat bu alandaki üretimler için bir mukaddime olmayı; bir usul sunarak önerdiği usule uygun bir düşünce inşa etmeyi denemektedir.