Burak Turna, zaman zaman politik kurguların arasından sıyrılır ve başka bir evrene gider, o evrenden hikâyeler anlatır, metinler kaleme alır. "Bir Kış Gecesi" işte böyle anlardan birinde yazılmış bir hikâye. Gerçek bir olaydan yola çıkarak kurgulanmış, gerçeğin ve kurgunun sınırlarının flulaştığı, gerçeküstü bir hikâye... Sıradan bir adam, sıradan ve durgun bir kış sabahında evden çıkar. O gün ile ilgili tek beklentisi, işini yapıp, akşam eve geri dönmektir. Moderniteye duyulan sarsılmaz inançların sarsıldığı, beynimizdeki gerçeklik zarının parçalandığı bir olaylar zinciri onu, yaşlı bir amca, yaşlı bir teyze ve genç bir kız ile kader birliği yapmaya zorlayacaktır. Kuzeyin buzul gözlü mavi göklerinden gelen, canlı bir ruha sahip gibi davranan dişil bir kar fırtınasının tam ortasında kalmışlardır. Var olmak için köklerine dönmek, vahşi doğanın bir parçası olmak zorundadırlar; hem de bir dünya metropolü olan İstanbul’un tam ortasında, Taksim’de...