İçimde, ilmik ilmik acılar örülüyor,
Bahtımın bilinmeyen renkleri görülüyor.
Altın yılları ömrün, bir cilveyle karardı.
Günah bedelle kardeş, bağış beşere yârdı;
Alacası şafağın, cümle âlemi sardı.
Bir İbrahim Sofrası hânemde seriliyor.
Kalbimde, katmer katmer ümitler deriliyor.
Ey Vedûtların Şâh’ı, her seher âh eyledin.
Sâyeban kılıp, kulda hayrı gümrâh eyledin.
‘Gel’ dedin, boyun büküp, koşageldim huzura.
Hâdim kıldın varlığım, sencileyin nâzıra.
Özrüm vardı niyâzım, her dileğe hazıra.
Hemen imdada gelip kolayı râh eyledin,
Eşiğini bizlere Sen güzergâh eyledin.
Tek kelâmla açıldı, bana gönlün hem yüzün;
Başım göklere erdi, kovuldu keder, hüzün.
İblis’i zincirledin, melânet kora düştü.
Esîr oldu benliğim, ol nefis zora düştü.
Şifâlandı elinden, beş duyum nûra düştü.
Rahmetiyle soğuttu bağrımı nemli gözün.
Hükmü kalmadı artık ne acının ne sözün.