İçimde bir yerlerde büyük bir eksiklik hissi taşıyorum. İçyüzünü tam olarak anlayamadığım, bir türlü çözemediğim bir boşlukla yaşıyorum. Sözüm ona önemli bir parçamı kaybetmişim de onu bulamıyorum âdeta. Veya benden, içimden koparılan bir şeyler var da onu geri alamıyorum nedense. Ne yazık ki ne o eksikliğin adını koyabiliyor ne de onu nasıl gidereceğim konusunda bir
fikir yürütebiliyorum.
Belki de bu tanımlayamadığım eksiklikten ötürüdür aklımdaki bunca sorular. Her geçen gün artan, bir türlü azalmak bilmeyen o sorular. Hâlbuki aklım bu sorulara cevap bulmaya aç ve muhtaç!
Sağanak gibi yağan ve ucu bucağı gelmeyen soruların beni korkuttuğu zamanlar da oluyor. Bu soruların her biri elimden tutup beni kurtarmaya mı yoksa ayağımdan çekip daha da batırmaya mı çalışıyor emin değilim.
En doğrusu kolay olanı seçmektir belki de. Hiçbir şeyi dert etmeden, hiçbir şeyi sorgulamadan, hatta hiç düşünmeden devam etmeliyim yoluma. Bu yol her ne kadar rahat görünse de içinde bulunduğum belirsizlikler deryasında zerre miktar yol aldırmıyor ne yazık ki. Aksine beni sinsice derine, daha da derinlere çekiyor!