"Hacker Manifestosu boyunca okumanın belli protokolleri, Gilles Deleuze’ün cezbettiği ve bir açıklama gerektiren çeşitli metinsel arşivlere uygulanır. Bu çalışma, sadece kendi tezlerinin daha soyut bir temel üzerinde tamamen yeniden imgelenmesiyle, Debord’un kendisinin Marx’a uyguladığı ve gizli-Marksist yöntemin temelini oluşturan bir yöntemle onurlandırabilecek bir çalışmadır. Bu kitabın büyük meziyeti, sınıfsal boyutu entelektüel mülkiyetin yükselmesine kadar kavramak zorunda oluşundan ileri gelir... Hacker Manifestosu, sanalı düşmana semantik tutsaklık olarak koymayı tercih etmezken, Data Trash, yeni yönetici sınıfın oluşumunu "sanal sınıf" olarak tanımlar. Hacker Manifestosu açıkçası ne bir Ortodoks Marksist alan ne de post-Marksist bir inkar değildir daha ziyade kendi tarihi içinde teoriyi pratiğe dökmek için materyalist metodun gizli-Marksist bir şekilde yeniden tasarlanmasıdır. Eğer bir Hacker Etiği, Max Webber’in ruhunu yeniden diriltmeye çalışırsa, o zaman Hacker Manifestosu gizli-Marksist bir cevap takdim eder." "Bu artık bizim dünyamız... Elektronun ve devre anahtarlarının dünyası... Saniyede akıp giden veri birimlerinin güzelliği... Çıkar peşinde koşuşan açgözlülerin elinde olmasaydı; son derece ucuz olabilecek, zaten mevcut olan bir hizmeti para ödemeden kullanıyoruz. Keşfe çıkıyoruz... Ve sen bize suçlu diyorsun. Bilgiyi arıyoruz... Ve sen bize suçlu diyorsun. Bilgiyi arıyoruz. Ve sen bize suçlu diyorsun. Bizim ten rengimiz, milliyetimiz, dinsel bağlantılarımız yok. Ve sen bize suçlu diyorsun... Sen atom bombaları yapıyor, para için savaşlar çıkarıyor, hile yapıyor ve bizim tüm bunları kendi iyiliğimiz için yaptığına inandırmaya çalışarak yalan söylüyorsun... Hala biz suçluyuz... Evet, ben suçluyum, suçum merak." The Mentor