Muhsin Kızılkaya, Bir Dil Niye Kanar’da, bir kafese kapatılıp üstü örtülmüş Kürtçenin hikayesini anlatıyor. Çocukluğundan beri hafızasında biriktirdiği anlatıları, masalları, sesleri, kokuları, görüntüleri, hayatının dönemeçleri üzerinden aktarıyor: “Okul dili”yle “ev dili” arasındaki gidiş gelişleri, Hakkari’den İstanbul’a ve İsveç’e uzanan yolculuğu, gazeteciliği, çevirmenliği… “Dostuna yarasını gösterir gibi…” Muhsin Kızılkaya’nın hayatıyla “dili”ni sarmalayan Bir Dil Niye Kanar?; Ehmedê Xanî’den Cegerxwîn’e, Celadet Bedirxan’dan Bediüzzaman’a, Mehmed Uzun’a, Musa Anter’e, Yılmaz Güney’den daha nicelerine bir saygı duruşu niteliğinde… “Halkların kardeşliğine” değil, bundan böyle “halkların sevgililiğine” davet eden etkileyici bir kitap.