Bir Bölük Anka, yola çıkmışların kitabıdır. Birlikte uçma fikrini gerçekleştirenlerin. Dil’in ‘uçmak’ına doğru başlayan yolculukta, her kalbin bir hikâyesi var. Derin yollarda yürürken yollar düşleyenlerin hikâyesidir bu; hikâyenin hikâyesi. Yani gerçeğin ta kendisi. Ve dahi düşün. Düş ile gerçeği ayıramayanların payına kelimelerin tesellisinden başka ne düşer ki?
Bu yolculukta topuğuna gül dikeni batanlar da var başı bulutlara değen de. Kalbini şebçerâğ kılanlar da var aşkın sözsüz şarkısını söyleyenler de... Öyleyse ilk gençlik tutkusunun ilk yaz bereketine dönüştürdüğü hikâyelerin uysal bir mesnevînin cüzleri gibi Dil’in o büyük deryasına karışıp hâmûş olmak arzusunda olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Aslolan ‘gitmek’ değil mi? Nereye gidildiğinin ne önemi var? Varmak yok nasıl olsa bu yolculukta; yolda olmak var! Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi öğrencileri güllerle döşeli bir yolda yürüyorlar; yükleri sadece kelimeler. Kanatları da...
Zevk hezimeti yaşadığımız günlere ve metaların ruhlara tahakkümüne zarif bir eleştiri niteliği taşıyan Bir Bölük Anka, hüznün keyfini sürenlerin, başını ateşe tutanların, gülden gül koparanların, miracı kuyuya düşmek olanların, kalbindeki siyah nûra ayna tutanların, bulduktan sonra arayanların, loş odalar mektebinde okuyanların, zâtına hoşça bakanların kitabı... ‘Cîfe-i dünya’ değil onların matlûbu. Bir Bölük Anka onlar; bekledikleriyse ‘kaf-i kanâat’...