Cehalet kimi zaman değerli, felaket bazen bir armağan mıdır?
Bir ile bir’i toplayınca iki’den başka bir sonuca ulaşabildiğimiz zamanlarda evet!
Reklamcı ve kreatif direktör Dave Trott, elinizdeki kitapta, farklı tarihlerden ve kültürlerden gerçek yaşam öyküleri anlatıyor: Birinci Dünya Savaşı’nda batan üç gemiden kurtulan bir asker, tsunaminin geldiğini görerek hayat kurtaran on yaşında bir kız, iki parmağını kaybettiği için cazı yeniden keşfeden bir müzisyen, 18. Yüzyılda yaşayan bir samuray ve yazarın kendisinin ve ailesinin yaşamından kesitler…
Birbirinden oldukça farklı hayatlar yaşayan bu karakterlerin bir ortak noktası var: İçinde bulundukları durum her neyse, ona farklı bir gözle bakabilmeleri, herkesin sustuğu anda konuşmaya ve hareket etmeye cesaret edebilmeleri, geleneksel bilgiyi sorgulamaya, hatta kimi zaman göz ardı etmeye kalkışabilmeleri…
Dave Trott, adeta bir Zen sadeliğiyle dokuduğu hikâyelerini anlatırken okura bir şey *öğretmiyor*, sadece hissettiriyor. Analiz yapan zihnimizi değil, yaratmaya ve cesurca adımlar atmaya meyilli kalbimizi kışkırtıyor. Zaten yaratıcılık da bilinenin sunduğu güven ortamında değil, belirsizliğin karmaşasında filizlenmez mi?