Yıllarını unutmak mı istedin? Hayatına baskın yapan küçük bir kızın kötülüklerine sadece kendi gücünle meydan mı okudun? Sana uygun olmayan yabancı bir oyunda inat mı ettin? Yeniden çocukluğuna dönebileceğini mi sandın? Seninkinden bambaşka bir surat lazımdı bunun için. Maç bitti, hesap döndü. Kapılar kapanıyor, yalnızlık, boşluk, çöl, kimsenin duymayacağı sessiz çığlıklar. İşte limandasın aptal adam, ne sandın kendini?
Kurguladığı gerçeküstü, büyülü, kimi zaman tekinsiz dünyalarda kendine özgü mizah anlayışıyla çağımız insanının huzursuzluğunun çok katmanlı izlerini süren Dino Buzzati, Bir Aşk romanıyla aynı izleğe farklı bir rota üzerinden yöneliyor. Yazar, modern insanın içsel karmaşasını ve çaresizliğini bu kez aşk boyutunda, orta yaşlı bir kentsoylunun genç bir fahişeye saplantı derecesinde duyduğu tutku ekseninde öykülüyor:
Buzzati’nin usta bir anlatımla *kahraman*ının karmaşık iç dünyasına odaklandığı Bir Aşk’ta, Antonio’nun kıskançlık, tutku, sahiplenme dürtüleri ile parçası olduğu burjuva toplumunun çelişkilerle yüklü ahlak anlayışı arasında çaresizce bocalayışına tanıklık ederiz.