Bazı romanlar yakın tarihin unutulan, unutturulmak istenen acılarını önümüze getirmekle kalmaz, bizleri o dönemlerin karanlık yüzleriyle de hesaplaştırır.
Bir Adı Cehennem, işte böyle bir roman.
Bir yanda kanlı senaryoları yaşama geçirmeye çalışanlar, diğer yanda bu senaryoları ortaya çıkaran ve ülkeyi derinden sarsacak belgelere ulaşan yürekli gazeteciler...Bir yanda Dersim`de yaşananlarla yüreği hâlâ kanayanlar, diğer yanda esrarengiz suikastlar...Bir yanda hakları için yürüyen işçiler, diğer yanda onlara acımasızca saldırılması için talimat verenler... Bir yanda karanlık bağlantılar, diğer yanda bu ülkeye hükmetmek için birbirleriyle bazen savaşıp bazen güç birliği yapanlar… Bir yanda büyük bir aşk, diğer yanda bitip tükenmeyen bir vahşet...
Yazarının kimliği, romanı daha da özgün bir hale getiriyor… Adnan Gerger sayısız gazetecilik ve edebiyat ödülünün sahibi bir yazar. Bir Adı Cehennem`de Gerger, gazeteci kimliğiyle yakın tarihin karanlık olaylarına ışık tutarken, edebiyatçılığıyla da unutulmaz bir kurguya imza atıyor.
Bir Adı Cehennem...Diğer adı, soluksuz okunan bir roman...
Adnan Gerger`in Yunus Nadi Ödülü`nü kazanmış romanı Faili Meçhul Öfke`den çok iyi tanıdığımız gazeteci Leyla, Bir Adı Cehennem`de yine iş başında...
Ülkeyi derinden sarsacak belgelere ulaşırken, sevgilisi Mazlum`u öldürenlerin peşine düşen Leyla, kendisini karanlık bir labirentin içinde bulur.
Bu labirentte ülkeyi yeniden inşa etmek için dünyanın diğer ucundan Türkiye`ye şekil vermeye kalkışanların uzantıları; siyasetin, askerin, medyanın maskeli oyuncuları, suikastlar, işkenceler, ardı arkası kesilmeyen tuzaklar var...
İşte bu büyük çarpışma, arka planında 90`lı yılların dinmeyen acılarıyla, Bir Adı Cehennem`de...