"İlk elli yıl kiliseye, sonraki elli yıl sinagoga, ondan sonraki elli yıl da camiye gitti. Bir ara Konstantinopolis`e gelen Luther`in papazlarını da dinledi. Sonunda o gün nerede yemek dağıtılıyorsa oraya gitmeye karar verdi.
Büyük depremler, veba salgınları ve büyük yangınlar gördü. Bunların çoğundan ustalıkla sıyrılmayı bildi. Yakalandıklarının ise Theo`ya bir zararı dokunmadı. Büyük Kostantiniyye yangınlarının birinde, sucuk çalmak amacıyla girdiği ev alevlerin içinde kalınca kaçamadı, o da yandı. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi küllerin arasında uyandı." Hazırlanın, ölümsüz Theo`nun rehberliğinde zamanda yolculuğa çıkıyoruz.
Theo, henüz delikanlıyken ölümsüz bir gelincik bedenine hapsedilmiş bir Bizanslı. Çelebi, görmüş geçirmiş, nüktedan, kitap kurdu bir dedektif. Şehir Konstantinopolis iken doğdu, yüzlerce yıllık başkentin binlerce halini yaşadı. Koca kentin her noktasını avcunun içi gibi biliyor ve İstanbul`da yaşanan doğaüstü vakaları kendine özel yöntemlerle ustalıkla çözüyor.
İstanbul`un gizemlerinin hepsine vâkıf Theo`nun ölümsüzlüğünün sırrı belki de hemşehrilerine asırlar boyunca yardım etmesi... İşte burada yazılanlar, İstanbul`da yüzyıllar boyunca hayatta kalmış bu fevkâlade gelinciğin başından geçen olağanüstü olayların hikâyesidir. İstanbul`un dehlizlerinde saklı nice sır aydınlanmayı bekliyor.