*Sanırım insanlar, acılarla yoğrulup, olgunlaşıyorlar. İlk kez aşkı bana tattıran sevdiğim kadın hayatta değil artık. Sağlığında, ona ölümü, hastalığı yakıştıramayan ben, onu uğurladım kara toprağa. Her şey için çok geç kalmışız. Sinsi bir düşman gibi ölüm yavaş işlemiş bedenine. Gülce, adı gibi gülü andıran gül yüzüyle bin kez tekrar dünyaya yeniden gelen ben, öksüzüm, yetimim, sevgisizim artık. Nereye baksam, nereye dokunsam onu görüyor, ona dokunuyorum. Bahçe, onun eseri ağaçlarla, çiçeklerle dolu. İnançlı biri olmasam sırf ölüm yüzünden Yaratan’a isyan edeceğim. Gözlerime perde çekilmiş gibi adeta ölümünü izledim. Kanser teşhisi konduğunda çok geç kalmıştık. Çaresizdim, çırpınıyordum. O ise ölümü kucaklamak için adeta sabırsızlanıyordu sanki. Çocuklarımıza dahi anlatmamı, paylaşmamı istemedi. Çocuklarımız onu, her zaman bildikleri, gördükleri gibi anımsamalılarmış. Öyle söylüyor, benim itirazlarımı dinlemiyordu üstelik. Son anına kadar bizlere sevgiyle baktı. Tiyatro sahnesinin son perdesi gibi, bakmaya doyamadığım kara gözleri son kez baktı ve veda etti bize. Onun ölümüyle birlikte benim için de hayatın anlamı yok artık. Yıllardır yazdığım bu anı defterinin son sayfasıdır. Sabırsızlıkla ölümümü bekleyeceğim. Onun adına okullar yaptıracağım. Kazandığım variyetim, onun adıyla anlam kazanacak…*