Dün gece yine onları anımsadım. Hepsi gözlerimin önünden tek tek geçtiler. Onlar Beyoğlu’nun en eskisi, en yaşlısı ve en gün görmüşleriydiler. Nasıl da yürekten bir coşkuyla giderdim, nasıl diller dökerdim birkaç eski sözcük için. O zamanlar ayrı bir âlemde, ayrı bir düşteydim... Ve çılgınlar gibi âşıktım!Kurgularıyla, duygulu, duyarlı havasıyla başarılı öyküler. Hele bir "Kontes Natalya" var ki buruk bir tatla içimizde yaşıyor. Öykülerin ikinci bölümü "Yaşayan Hüzün." Yitip giden İstanbul’un hüznü... O eski bahçeler... Güller, hatmiler... Meyve yüklü dallar... Ve yaşam savaşımının acı gerçeği dışında kalmış, özlem duyulan rahat yaşanmış zamanlar...Sıcak bir dilin egemen olduğu, kurgu canbazlıklarına özenilmeyen, rahat okunan, düşle masal arası, duygulu, duyarlı öyküler bunlar... Yazar, amacına uygun, düşle gerçek arası bir dünyada gezdirmeyi başarıyor bizi.-Sami Karaören-
2. Hamur