Oysa bıraktığın her iz, mürekkep gönü bir sır gibi kurusa da dokununca, kanatlı bir mıh gibi dövse de çatlayan göğsünü,
yine aynı kum küredikçe çoğalan, yine aynı el işten yetirdiğin, dokun ki eskisin, toprağa ayrı gömdüğün, rüzgara ayrı sustuğun hevesin.