Bir mahkûm gibi bağlanmış, alçılar ve bandajlarla tüm hareketleri kısıtlanmış Beyaz Diş, haftalarca yattı. Saatlerce uyuyordu, rüyalar görüyordu ve zihninden durmaksızın Kuzey diyarının görüntüleri geçiyordu. Geçmişinin tüm hayaletleri uyanmış, yanındaydı.*
Edebiyat tarihinin en sarsıcı romanların biri olan Beyaz Diş’te Jack London, hayvanların Yaban’da soğuğa ve açlığa karşı verdiği hayat mücadelesini tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Yarı kurt yarı köpek olan Beyaz Diş’in vahşi doğada başlayan bu hayatta kalma çabası modern dünyada topluma ayak uydurma mücadelesine dönüşüyor. Beyaz Diş’in hikâyesi yalnızca hayvanların doğasına odaklanmıyor, aslında toplumdan uzaklaşmış ya da uzaklaştırılmış insanların duygularıyla da özdeşleşiyor.