30 Mart 2014 yerel seçimleri, İstanbul’un 39 ilçesinin 38’inde aynı şekilde sonuçlandı. Bir önceki yerel seçimleri hangi parti kazanmışsa, 30 Mart’ta da o partinin adayı belediye başkanı seçildi. Uzmanlar yoğun bir siyasi kutuplaşma altında gerçekleşen seçimlerde böyle bir sonucu normal ve siyasetin genel kalıplarına uygun buluyordu…
Peki bu kalıbın dışında kalan o ilçede ne olmuştu? Nasıl olmuştu da o ilçede belediye başkanlığı bir partiden ötekine, hem de büyük bir oy farkıyla, geçebilmişti? Beylikdüzü’nü diğer 38 ilçeden, Ekrem İmamoğlu’nu onlarca başkan adayından farklı kılan neydi?
Benim Sevgili Başkanım işte bu soruların cevabını veriyor. Büyük dönüşümlerin ancak liderle, onun işaret ettiği yöne yürüyenler arasındaki sevgi ve yol arkadaşlığı duygusuyla sağlanabileceğini kanıtlıyor.
Önümüzdeki yıllara damgasını vuracak olan, sorgulayan, talep eden, özgüvenli bireylere dayalı yeni siyaset anlayışı yeni bir liderlik tarzını da zorunlu kılıyor. Benim Sevgili Başkanım’da işte bu yeni siyasetin ve yeni liderlik tarzının en temel unsurlarını bulacaksınız.