Küçücük bebeklerin babalarının eline silah verenlerin huzur içinde yaşaması içimi acıtıyor.
Namaz kılmayanları dövenlerin, ihaleleri beklerken ezan sesi duymadığını biliyorum.
Biliyorum, insan yapısı her şey kirleniyor.
Bu yüzden biliyorum ve anlıyorum, inancın çürüyen kısmı insan yapısıdır. Tanrı yapısı olan her zaman parlar ve ışıldar.
Ve artık anlıyorum. Yıllar önce tertemiz bir inançla başladığım yolculuğun şiddetle nasıl kirletilmeye çalışıldığını...
Kaybolduğumu kabullenmeden yönümü bulmaya çalışıyorum.
Oysa öylesine kayboluyorum ki kendi yokluğumda.
Önce kendimi bulmam gerekiyor.
Bu kaybolma hâli içinde arayışlar başlıyor.
Bir yıldız yağmuru altında aşk başlıyor.
Artık kaybolmuş olmayı önemsemiyorum. Artık gideceğim yönü bilmek istemiyorum.
Artık yön tabelalarını umursamıyorum.
Nefretin kirini temizleyecek tek şey; sevgiymiş.
Sevginin büyük mabedinde, her dine ve Tanrı’ya izin varmış.
Sevginin büyük teknesiyle, her aşka ve umuda yol alınabilirmiş.
Sevginin büyük varlığına sığınıyorum.