Kemâl Edîb Kürkçüoğlu, Beng ü Bâde’yi ilk yayımlayan araştırmacıdır. 1956 yılında Maarif Vekaleti’nce yayımlanan bu eserin takdiminde şunları söylemektedir: “Tarih boyunca, büyük çapta insanlar yetiştirmekte her milletten daha verimli olan Türk`ün şairlik alanında en ileri safta gelenlerinden biri de şüphe yok ki Fuzûlî`dir. Kuşku götürmez bir gerçek olarak denilebilir ki bütün ruh inceliği, duyuş derinliği ve kültür genişliği ile Türk sanat dehâsı, kemalini en çok onda bulmuştur. Yazıcılar vardır; yazıları, daha kendileri sağken unutulmuştur. Yazılar vardır; ancak yazarlarının yaşadığı illerde duyulmuştur.
Fuzûlî, eserlerinin çağlar boyunca artan ünü, doğduğu ve durduğu dar ülkenin sınırını aşmış, Türk`ün vardığı, Türkçe`nin yayıldığı diyarlara ulaşmış bahtiyar fânîlerdendir. Sinân Usta`nın, Kâsım Usta`nın taştan, tuğladan kurup yükselttikleri âbidelerin benzerlerini o, sözün özünden ve özün sözünden mısralar dizisi veya mensûreler yığını hâlinde gittikçe genişleyen bir geleceğe emânet etmiştir.
Fuzûlî`nin eskiden beri bilinen eserlerinden biri de Beng ü Bâde`dir. Bu eser de öbürleri gibi birçok bakımdan üzerinde durulacak bir ehemmiyet taşımaktadır. Rind ü Zâhid`inde rind`le zâhid`i, Sıhhat ü Maraz`ında sağlık`la sayruluğ`u, ihtimal ki Şâh ü Gedâ`sında padişah`la yoksul`u karşılaştıran Fuzûlî, Beng ü Bâde`sinde de beng ile bâde`yi dile getirmiştir.
Fuzûlî`nin henüz dehâ doruğuna ulaşmadan yazdığı Beng ü Bâde`nin bu gösterişsiz görünüşü arkasında gelişme vâdeden bir tebliğ gücü, özlü bir didikleme (tahlil) ustalığı, şumûllü bir ifade birliği ve teselsüllü bir mantık sağlamlığı göze çarpar. İfâde esprilidir; kelimeler ustalıklıdır; tâbirler yerli yerindedir.”