“Annem beni merdivenlerin başında bıraktığında zaten her şey için çok geçti.
O kocaman binanın içinde küçücük kalmıştı.
Hayatımda en çok acı çektiğim, en çok ağladığım andı.
Annemin gidişini izledim ve yalvardım dakikalarca: ‘Gitme anne, gitme!’ Annem de ayaklarını sürüklüyordu adeta gitmemek için ama gitmeye mecburdu...
Sonunda yine ayrılık...
Kaç defa ayrılacaktık daha? Neden kavuşamıyorduk?
İstediğim kadar ağlayayım, üzüleyim, yolcu yolundaydı.
Planlarında sadece bir köşeye sıkışmıştım belki...
Sonbahar geldi; hani yaprakların sararıp solduğu, sonra bir bir ağacını terk ettiği mevsim.
Bu sonbahar benim de yapraklarımı aldı götürdü gövdemden...”