“Haa, demek ki ayaklarının ucuna kalkıp sola bakan insanlar tren diye bir şeyi görmeye çalışıyorlarmış. O bunları aklından geçirirken çok yüksek, tiz bir sesle irkilip istemsizce boştaki eliyle kulağını kapatmaya çalıştı. O nasıl bir sesti öyle, kulaklarının zarı patlayacaktı! Vee... Homurtularla müthiş bir duman salarak kocaman ötesi, kapkara bir şey önlerindeki demirli yola gelip ağzından, burnundan dumanlar çıkararak durdu. Otobüs de neymiş? Otobüs, tren denen bu kara devin yanında, babasının yanındaki karınca kadar kalırdı be!”
***
19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başları… Makedonya… Bir yanda kışkırtılan etnik çatışmalar öte yanda Osmanlı’nın son demlerinde Makedonya’nın diğer halklarıyla kardeşlik duyguları içinde yaşamaya çalışan Türkler…
Ferki Haydaroğlu Ben Tanıdığım adlı anı kitabında, kendi soy ağacında yola çıkarak Makedonya’nın kültürünü, folklorunu, insanlarını köylerini, sıcacık, özlem dolu bir dille seriyor göz çizgimize.
Yoksullukla geçen hayatların, kuşaktan kuşağa aktarılan aşk hikâyelerinin ve nihayet Nüfus Mübadelesiyle başlayan göçün içtenlikli anlatısı Ben Tanığım...