Hac birokuldur…
Hac bir eğitim kampı, terbiye sistemidir…
Kalıcı kardeşliklerin, köklü dostlukların adresi Kâbe’dir.
Kişilik eğitimi, kimlik inşası, ümmet bilinci burada tamamlanır…
Hacca gitmek başlamaktır; bitirmek değil… Allah’a sözvermektir… Allah’tan söz almak değil…
“Hacı” unvanını almış olabiliriz, gerçekten umduklarımızanail olabildik mi?.. Hacı kalabilecek miyiz?… Ve hacıolarak ölebilecek miyiz?..
Hacdan geriye kalan nedir?
Tatlı bir hatıra mı; yoksa hayatın yeniden inşası mı?
Hac hayatın en son işi değildir… Metreyi, teraziyi terk etmemeselesi de değildir… Hayatı temiz tutma çabasıdır…
Hacının hayattan elini, eteğini çekmesi gerekmiyor. Hacıya düşen görev münzevilik değil, muttaki bir duruşla davanın derdine düşmektir…
Gittik, döndük…
Döndük, kalbimiz Kâbe’de kaldı…
Kalbi Kâbe’de olanlara selam olsun…
Kabe kalbli olanlara selam olsun…