"O yere sonunda geldim mi yoksa? Önümdeki havuzun fıskiyesinden ağlayıp sızlanarak gökyüzüne doğru ölüm fışkırıyor. Hayat dilinin altındaki baklayı oynaya zıplaya çıkardı demek.
Ben kili, metali ya da mermeri önce en ince nerdeyse mikroskobik parçacıklarına ayırıyorum. Sonra bu böyle yetmiyor kendimi de aynı işleme sokuyorum. Ortaya çıkan şey doğadan gelen özsuyuyla yıkanıyor ve hamur gibi yoğuruyorum her şeyi. Her şey birbirine karılıp kokusunu bırakıyor, geriye ise ilk hallerinden eser kalmıyor. Sonra buna şekil veriyorum. İşte o zaman yepyeni bir dünya doğuyor. Anlıyorsunuz değil mi?"