İngiliz desteğindeki Yunan Ordusu Osmanlı’yı yok etmek, Türkleri Anadolu’dan sürmek için Ankara’ya kadar yaklaşmıştı. Her türlü araç, gereç, teknik donanıma sahiplerdi. Çok güçlüydüler. Yunan başkomutanı Trikopis, herşeyi düşünmüştü fakat bir şeyi hesap edememişti: Türk milletinin direnişçi gücünü, azmini, fedakârlığını… Trikopis’in hiç hesap edemediği, savaşın kaderini değiştirebilecek bir güç daha vardı: Türk kadınları… Cephelerde efsaneleşmiş Üstteğmen Kara Fatma, Yunan Ordusu’na her yerde kök söktürmüştü.
Yunanlılar tarafından esir alındığında, Trikopis’in karşısına getirildi. Trikopis, karşısında ufak tefek Kara Fatma’yı görünce şaşırdı. Adını sordu üç kez. Üçünde de; “Kara Fatma” cevabını alınca, “Kara Fatma sensin ha!” dedi. Onlar Kara Fatma’yı uzun boylu, iri yarı, güçlü kuvvetli biri olarak düşünüyorlardı. Kara Fatma’nın cevabı aslında Yunanlıların neden yenildiklerini çok iyi anlatmaktadır: “Siz Anadolu insanını, Türkleri daha tanıyamamışsınız kumandan!
Bizim en kutsal varlıklarımız toprağımız, byrağımız, namusumuzdur. Sizin askerleriniz bütün bu değerlerimize leke sürdü. Bayrağımızı çiğnedi, namusumuzu lekeledi, vatanımızı ele geçirdi. İşte bu yüzden Anadolu’da daha benim gibi binlerce Kara Fatma var. Ama Kara Fatmaların en kuvvetlisi benim. Bu topraklarda sizleri yaşatmayacağız!”