Büyümenin kusuru, yüzümüzü avuçlarının arasına alıp gözlerimize bakıyor. Kusur öfkeli, yüzümüz solgun, gözlerimiz çıplak. Her şeyin bir yolu var, herkesin bir planı, kusurların boyutları. Yol dikenli, plan kötü, boyut kusurlu. Adalet, soluk alıp verdikçe hırıltılar çıkaran ve koynunda uyuyanları korkutan bir sırtlan. Onu dürtüyor, yüzümüzü avuçlarının arasına alıp bakmak isteyen biri. Sonra ya boynumuzda diş izleri ya yılan dili ya da kılıç darbesi.
Ata Egemen Çakıl, ilk romanı Ben Değiştim Biliyorum ile tuhaf bir büyüme hikâyesine çağırıyor bizleri. Alışılmışın dışında, özgün üslubuyla adaleti, vicdanı ve sokakları işaret ediyor. Sorduğu sorularla muhatabını kendine döndüren bir yazar duruyor karşınızda, duruyor ve kadeh kaldırıyor okuruna.
*Kime ne şekilde güveneceğimizin bir zamanı veya işareti var mıydı? Ne kadar tanıyabiliriz bir insanı? Ne zaman işte şimdi her şeyi anlatmanın zamanıdır diyebilirdik veya ne önemi vardı bu her şeyi anlatmaların? Asıl göz önünde bulundurulması gereken şu an ve bundan sonrası değil miydi? Eski defterleri açmanın anlamsızlığından bizi hangi bilinç kurtarabilirdi? Hele de benim gibi oradan oraya başsız bir biçimde savrulan bir avarenin böyle sorunlarla zaman kaybetmesi olacak şey değildi.*