Takdim
“Asara sorarsan beni söyler sana kimdi…” mısrasıyla başlar Mithat Cemal Kuntay, “Kimdim?” şiirine…
Bir medeniyetin çöküşüne, koca bir cihan devletinin yıkılışına şahit olmanın verdiği acıyı, bir ağıt yakıcılığında terennüm eder…
Giydiği daracık elbiselere vücudunu hapsetmiş, yaşadığı sanal dünya kafesinde aklını ve gönlünü mahkum etmiş günümüz neslini görse acaba “Kimdim?” şiirini nasıl yazardı?
İnternet sayfalarında sörf yapmayı maharet addeden gence “Bir başka denizdim, kürenin rub’u (1/4’ü) benimdi” der miydi?
İçtiği biraların şişelerinden kendisine kurduğu kalede hüküm süren gençlik sarhoşu zavallılara mazinin ihtişamını nasıl anlatırdı?
Fevkinde uçarken o neşibin bu firazın
En şanlı hükümdarı huruşanına arzın
Tek bir nazarım berk-i inayetti, keremdi
İklîli hediyyemdi, ekalimi hibemdi
Şu mısralarda dile gelen hissiyat hangi gencin gönlünü titretir ki artık!
“Arzın en şanlı hükümdarlarına bir bakışım lütuftu, tacını ve hüküm sürecekleri ülkelerini ben hibe ederdim…”
Asar, elimin çizdiği mecradan akardı
Üç kıt’ada mağrur atımın izleri vardı
Ecdadının eliyle yazılmış tarihi bizzat yerinde okumak istese, üç kıtada yaklaşık altmış devletten vize alması gereken bir genç, bu tarihi hangi halet-i ruhiye ile okurdu? Kendisinde bir Osmanlı akıncısının atındaki kadar gurur kalmamışken… Yağlı bir kemik parçası mahiyetindeki sefil zevklerin ardınca zağarlık yaparak bütün haysiyetini ve şerefini sıfırlamışken üstelik…
Mithat Cemal Bey şu beytinde dile getirdiği hissiyatını acaba bugünün nesline nasıl söylerdi?
Dünya bilir iclâlimi ben böyle değildim…
Ben altı asırdan beri bir kerre eğildim…
İmanı aşkla yaşayan… Samimiyeti en üstün vasıf olarak kabullenen… Allah ve Resulünü kayıtsız şartsız tek itaat mercii olduğuna iman etmiş güzel insanların torunları, ecdadının ideallerinden mahrum yaşamasınlar diye hazırladığımız bu çalışmada tarih sayfalarında unutulmuş güzellikleri günümüz gençlerine tekrar hatırlatmak istedik.
Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri…