“İkimizde yarım kalmış hikâyelerin yaralı ve çaresiz kadınlarıyız. Sen çaresizliği büyütürken ben yalnızlığı çürüttüm. Belki hikâyelerimizi sil baştan değiştiremeyiz ama uktelerimizi bir ipe geçirip bir sen bir ben sıra ile tesbih gibi çekebiliriz. Sen yaşadıklarını, ben ise bana yaşatılanları bir tencereye koyar kaynatır kaynatır sonra da bir kaşık sen bir kaşık ben içeriz. Ben alnında asılı kalmış acıların izlerini silerim, sen de geçmişimde kalan ihanetin tozlarını silersin. Artık ikimizin de dibi düşmüş hayalleri var. Sen dokunamadıkların adına sarıl bana ben ise doyamadıklarım adına sana sarılayım. Sen bana anne merhameti ol, ben ise sana anneye hasret bir evlat olayım.