duvarları tırmalıyor
güneşe hasret tutsaklığım
yirmi beş yıl olmuş
daha dün gibi
burada akşamlar hüzünlü geçiyor
ranzama düşen yokluğun kadar
kıvırcık düşler her gece ziyaretçim
kırık bir güvercinin kanatlı gibi
vazgeçmemiş uçmaktan
yokluğunun nöbetçisi
firari bir asker
dağların konuğu yani
şehirlerde vurulmaktan
korkan bir eşkiya
geçmeyen saatleri
geçmişin üstüne örtüyorum
kırılgan anılardır
akşamın hüznünden
gözlerime süzülen ayışığı