Harb-i Umumide, esaretle, Rusya’nın şark-ı şimalisinden, çok uzak olan koşturma vilayetinde bulunuyordum. Orada Tatarların küçük bir camii, meşhur Volga Nehrinin kenarında bulunuyordu. Oradaki arkadaşlarım olan esir abitler içinde sıkılıyordum. Tatar mahallesi, kefaletle beni o Volga Nehrinin kenarındaki küçük camiye aldılar. Ben yalnız olarak camide yatıyordum. Bahara yakın o şimal kıt’asının pek çok uzun gecelerinde çok uyanık kalıyordum.O hüzünlü, rikkatli, uzun gurbet gecesinde, dergah-ı ilahide zaaf ve aczim o kadar büyük bir şefaatçi ve vesile oldu ki, şimdi de hayretteyim. Çünkü bir kaç gün sonra, gayet hilaf-ı me’mul bir surette, yayan gidilse bir senelik mesafede, tek başımla, Rusça bilmediğim halde firar ettim. Zaaf ve aczime binaen gelen inayet-i ilahiye ile harika bir surette kurtuldum. Ta Varşova ve Avusturya’ya uğrayarak İstanbul’a kadar geldim ki, bu surette kolaylıkla kurtulmak pek harika olmuştu. Rusça bilen en cesur ve en kurnaz adamların muvaffak olamadıkları teshilat ve çok kolaylıkla, o uzun firari seyahati bitirdim.-Said Nursi-
Yayınevi
:
Zehra Yayıncılık
2. Hamur