İnsan bedeni güçlü bir simyacı... Bozulanı düzeltiyor, toksik maddeleri bedenden uzaklaştırıyor ya da dönüştürüyor, biyoyararlanım dinamiklerini değiştirerek “azı çok ediyor”, eskiyeni yeniliyor ve biz nefes aldığımız sürece onarıyor, onarıyor, onarıyor...
Epigenetik diye de bir şey var, yani genetiğimizin “üzerine” çıkabilme potansiyelimiz... Bedenimizde gen düzeyinde öyle değişiklikler yapılıyor ki genetik potansiyelimize “hükmedebiliyoruz”, bu epigenetik değişikliklerle bazı genlerimizi “kilitleyebiliyor”, bazılarını ise “açabiliyoruz”... İhtiyaç oluşturduğumuz alanlarda bedenimizi ve zihnimizi geliştirebiliyorken, körelttiğimiz alanlarda “paslanıyoruz”...
Bedenimiz hasta olmamaya, hatta yaşlanmamaya programlı. Eskiyen, yıpranan ve artık iş görmeyen hücrelerimiz muhteşem mekanizmalar sayesinde yenisi yapılmak üzere ölüme gönderiliyor. Bedenimiz ortalama bir yılda tüm hücre ve dokularını yenileme kapasitesine sahip ve biz bu yenilenme döngüsünü akıllı adımlarla desteklersek, seneye ruhumuzu yepyeni bir bedende misafir edebiliyoruz...
Her bir hücremizde tek tek, bütün genetik şifremizi taşıyan ve açıldığında kilometreleri bulan uzunlukta olan DNA’larımızın sadece yüzde 4’ü genetik bilgiyi taşıyor, kalan yüzde 96’sının işlevinin ne olduğu halen gizemini koruyor ve bu bölüme dünyada “junk DNA / çöp DNA” deniyor. Her zerresi muhteşem ince dinamiklerle dengelenmiş insan bedeninde hiçbir zerrenin “çöp” olamayacağını belirten Dr. Elif Güveloğlu, bu bölgelerin insan genlerindeki sonsuz “yedek potansiyel” olduğunu düşünüyor ve bu sırlı DNA bölgelerinin potansiyellerini bu kitapta açıklıyor.
Patoloji, Fitoterapi, Apiterapi ve Kozmetoloji Uzmanı Dr. Elif Güveloğlu, Bedenin Simyası’nda “beden aklı” ile “tabiat aklı”nın uyumunu ortaya koyarak okuru bedenin mucizevi yenilenme süreçleri ile doğanın sunduğu olağanüstü molekülleri keşfetmeye davet ediyor...