“Seninle kazandıklarımı kâr saydım önce, lakin yanılmışım. Hayat kazanımları dört işlemle ifade edilemiyormuş ne yazık ki. Şimdi kazancım kaybettiklerim oluyor. İçli, dokunaklı şarkılar dinliyorum artık. Öfkemi harlıyorum seni affetmeyeyim diye.
Artık, yüreğimin soğumasına izin vermiyorum! Küskünlüğüm de kırgınlığım da edebi olsun istiyorum. Sokaklara çıkıyor, bakışlara, söylentilere, eleştirilere aldırış etmeden bir başına yürüyorum. Yürüyorum lakin hedefi olmayan bu yollar sana çıkmasın istiyorum. Karşılaşmayayım diye en kuytu, en tenha yerlerinden geçiyorum hayatın. Yüzünde gözümün dokunduğu yerler acıtıyor içimi.”
Romanda Çapanlı sülalesinin torunları ile bitişik köy olan Çamlıköy Karakoluna atanan bir astsubayın yaşadığı olaylar konu edilmektedir.
Ayşe’nin karakol komutanına karşı nefreti nasıl çözüme kavuşacak? Erdem’in içinde yeşeren umutlar Şimal’e ulaşmak için yeterli olacak mı? Canan Öğretmen yaşadığı pişmanlıklardan gerekli dersi çıkartabilecek mi? Şule’de yer eden düşmansı duygular Ömer’e nasıl tesir edecek? Neriman yaşadığı ihaneti affedebilecek mi?