“İlk düşen damla, kuru toprağı eşip tozunu kaldırıyor, bir başka damla, havalanan tozun dansını bozup onu yere yapıştırıyordu. Bu damlalar, tozlarla birleşip küçük akıntılar hâlinde kısa bir yol aldıktan sonra çatlaklara doluyordu. Ağaçlarda sararan ve sapları güçsüzleşen yapraklar, ıslaklığın verdiği ağırlıkla yere düşüyordu. Dağların arasındaki geniş vadiye kurulmuş Kayıp Şehir’de yağan yağmur, Altay Dağlarının zirvelerinde mevsimin ilk karı olarak kendini gösteriyordu.
Binaları, yolları yıkayan yağmur sanki işlenen günahları da yıkayıp oluklardan sürükleyerek yeraltının dehlizlerine hapsediyordu.
Baybars ve Tumanbay, otel odalarının balkonunda akşam çaylarını içerlerken balkonun açık kapısından oda kapısının çalındığını duydular. Kapının altından yine bir zarf uzatılmıştı. Sırada uyuşturucu ticareti lideri ve Esir Ülke Baronu Şin vardı.”
Eserde, Sultan Baybars anlatılmamaktadır. Onun muhteşem hayat hikâyesi ve kişiliği günümüze uyarlanmıştır. Keyif ve heyecanla okumanız temennisiyle…