"Batının Maskesi Düşüyor"da Attila İlhan diyor ki;
"Attilâ`dan korkuyor Batı. Barbar diye adlandırıyor. Ve bütün sorunları Asya`dır. Bir kere Batılılar geri... İkincisi nüfusları az... Üçüncüsü genellikle çekingen ve korkak insanlar, çok cesur değiller. Onlar için Batı`da bir tek devlet her şeye hükmetmiş, üstlerine çıkmış, Roma. Onun için Batı`nın kendisi için en güzel düşündüğü yer, Roma`nın yeri. Roma gibi olabilmek. Bu Attilâ denen adam öyle bir geliyor ki, Roma da dahil hepsini harman döver gibi dövüp geçip gidiyor. Böyle birisi!"
"19. asrın sonu, Batı`nın dünya hâkimiyetinin zirvesidir. Biz ortaokula, ilkokula başladığımız yıllarda coğrafya atlaslarında Afrika kıtasının tamamı sömürgeydi. Yani bir tek bağımsız devlet yoktu Afrika`da. Asya kıtasının yarısı sömürgeydi. Böyle acayip bir durum vardı. Onun için 19. yüzyılın sonuna gelirken her şey harikaydı. Böyle gitseydi dünyada Batı hâkimiyeti kesindi.
İki talihsiz olay oldu onlar için. Birisi 1917 Rusya İhtilali`dir. Hiç beklemedikleri bir zamanda, hiç beklemedikleri bir yerde, biraz da Almanların yardımıyla Ruslar isyan ettiler. Çarlık devrildi ve beklenmedik bir devlet kuruldu. Bir komünist devlet çıktı ortaya. Tam bunu nasıl halledelim diye düşünürlerken pat ikinci olay gerçekleşti. Türkler isyan ettiler. Anadolu`da bir ihtilal başladı. Bu iki ihtilal 20. Yüzyılda Batı`nın kaderini altüst etti. İşte bizde aydınların çoğunun anlayamadığı sorun bu."
"İnönü`den itibaren Atatürkçülük muhtevasından boşaltılmış, şekle sokulmuştur. Atatürkçülük demek sadece laiklik sorunu demektir. Ondan sonra, buna mukabil ulusal kültür sorunu ortadan kalkmıştır. O zamana kadar Türk kültürü, Türk tarihi üzerine olan lise tahsili birdenbire Yunan-Latin eğitimine dönmüştür."
"Biz, Mustafa Kemal`in Ankara merkezli dış politika fikrine dönmek zorundayız. Bu bakımdan Avrasya iyi bir çözüm olabilir. Avrasya`ya iyi şartlarla girersek Avrupa Birliği`ne istediklerimizi bakın nasıl kabul ettiriyoruz."
Hayatları boyunca aykırı yaşamış, ama bu aykırılıklarında büyük bir insanlık ve medeniyet sentezini gerçekleştirebilmenin sancısını yaşamış ender kişilerden biriydi Attilâ İlhan. Geldi ve gitti. Giderken bize de bir buket gül sundu. Kendisiyle yaptığım televizyon programlarından oluşan bu kitap, onun sunduğu güllerden bir kesit.
Bu gül demetinde ortaya konulan Batı ve Türkiye analizlerini büyük bir heyecanla okuyacağınızı umuyorum.
-Muharrem Bayraktar-