İki Almanya`nın birleştirilmesinin yüzeyde yarattığı şamata çoktan bitti; şimdilerde dipten yükselen hayal kırıklığı konuşuluyor. Doğu Almanya`nın eski yurttaşları yeni düzeni kabullenmelte zorlanıyor ve hoşnutsuzluklarını artık gizlemiyorlar. Batılılar "doğu inadı" adını veriyorlar buna. Onlara kalırsa, "geçmişin hesabını görme işini bloke eden, geçmişte olanları nostaljiyle güzelleştiren ve böylece merakı ve açıklığı engelleyen bir aldatma manevrası" ile karşı karşıyalar. Ne var ki, geçmişin hesabını vermeye, pişmanlık duymaya ve itiraf etmeye zorlananlar sadece Doğulular. Batı yargıçları çıkarıyor, Doğu ise sanıkları. Batı, son olanağına dek verdiği söylüyor. Doğu ise elinde avucunda ne varsa; eskiden kamuya ait olan işletmeler, oteller, şatolar, arazi ve sayısız taşınmazın sonuna dek (ç)alındığı görüşünde.
Berlin doğumlu yazar Daniela Dahn, bu kitabında iflah olmaz bir ideolojik "zararlı kalıntı", hatta "demokrasiyi hak etmemiş" olmayı da göze alarak, kendinde ve başkalarında biriken rahatsızlıkların izini sürüyor: Açıklayarak, polemiğe girerek, "demokrasi, insan hakları" gibi içi boşalan kavramları sorgulayarak.