Zehra, *Aaaa, Muzaffer Ağabey, hoş geldiniz* diyerek uzattı elini.
O sırada ayağa kalkan Murat’ı işaret ederek, *Murat* diğer eliyle Muzaffer Bey’i göstererek, *Muzaffer Ağabey* diyerek birbirlerine tanıştırdı. Tam oturacaklardı ki, Avukat Vural, *Ooo kimleri görüyorum* diyerek yaklaştı.
Vural’ı hepsi tanıyordu. Merhabalaştıktan sonra oturdular. Bir süre mütebessim bakışlarla birbirlerine enerji verdiler. Muzaffer komutan Murat’a dönüp,
*Çok geçmiş olsun Murat! Gıyabında çok şey duydum, elimizden geldiğince uğradığın haksızlıktan seni kurtarmaya, kurtaramadığımız sürelerde fazla ıstırap çekmemen için gayret ettik. Nihayet aramızdasın ya önemli olan bu. Aramıza hoş geldin.*
*Çok teşekkür ederim. Tüm çabalarınızı hissettim. Siz olmasaydınız neler yaşayabileceğimi çok iyi biliyordum.* dedi ve Vural’a dönerek,
*Vural kardeşim olmasa eminim halen damda olacaktım* dedi. Sonra Zehra’ya döndü, önce gözlerine sevgiyle baktı sonra ağlamaklı gözlerini dikerek,
*Zehra olmasaydı zaten size ulaşamayacaktım dolayısıyla her bakımdan yıkım olacaktı* dedi.
Kısa süren hüzünlü sessizliği Zehra bozdu.
*Ama ben olmasaydım bana şiir yazmayacaktın ve hapse düşmeyecektin değil mi?* Dedi gülerek ve elini tuttu.