“Yelda gerçekten seninle kafa falan bulmuyorum, beni kimse göndermedi kendim geldim. Baktım çok güzel bir genç kız, boylu poslu, gözü kaşı yerinde, ipek gibi saçları omuzlarından aşağıda, ela gözleri ışıl ışıl parlıyor, açık buğday teniyle, ince zarif burnuyla bir aşk tanrıçası gibi yürek hoplatıyor, ya o cüsseli fakat ince beliyle, bir manken ölçülerine sahip doksan atmış doksan var görünen ölçüleriyle yolumu aydınlatıyor, otomobilinin başında ilk görüntüsüyle gözleri dolduruyordu, belli ki arıza yapmış otomobili, dokunsan sinirden çaresizlikten ağlayacak, nasıl durmam, hele de bu güzel bir bayansan, ıssız bir yolda dağın başındaysan, yaban hayvanlarının cirit attığı bir alandaysan kim olsa durur. Hele de bir doktorsan durmamak mümkün mü?”