Kocaman bir boşluk var babama dair hayatımda her zaman hissettiğim, her bağırdığımda kendi sesimi duyduğum kocaman bir boşluk... Zorlasam da hiç hatırlayamadığım, hatırlayamadığım için kendime daima kızdığım: Babam.
Umursamıyorum... Hayır, umursuyorum aslında. Umursamıyorum diyen herkesin umursadığı gibi. Tıpkı annem gibi... O da her seferinde `canı cehenneme dese` de, babamın alelacele giderken bıraktığı her şeyi çöpe atsa da atamadığı bir şeyi var... Ben ortaokula giderken yatak odasındaki pufun içine bantlanmış bulacaktım, seneler sonra o atılmaya kıyılamayanı. Şimdi soracaksınız elbet pufun içinde onu nasıl buldun, diye. Yalnız, kimsesiz, çaresiz, mutsuz bir çocuk, bir evin içinde saklanan, gizlenen her şeyi bulur çünkü yapacak daha iyi bir şeyi yoktur... Hele bir de babasına ait bir şeyler bulma çabasındaysa kokusunu alır, yine bulur.
Yıllardır pufun içinde saklanmış, her bir yeri bantlanmış limon esanslı tıraş kolonyası inceden inceye sızmış, kokuyu hisseden, avına yaklaşan tecrübeli bir avcı gibi ben de hedefime yaklaşmıştım. Pufun içinden her yeri bantlı losyonu çıkarmak çok zor olmuştu. Dizlerimin üzerine çöktüm, sızdırmış losyonu titrek ellerimle açtım, burnumu dayadım ve belki de hayatımda aldığım en derin nefesi alırken bu dünyada hiç tanımadığım ve belki de hiç tanımayacağım babamın kokusunu hücrelerimde hissettim.