Değerler, insanlık tarümar edilirken susmadık; sevgiye, özgürlüğe, umuda susadık.
Çamurlu bir köyden evrene uzanan meşakkatli yolculukta...
Acısı, tatlısı, mertliği, namertliği gördüm.
Şaşı olmamak adına, tek merkezden, yek pencereden bakmamağa özen gösterdiğimde, fanatizmin çarmıhına gerildim.
Oysa, ne dişi melek, ne de eril şeytandır girift, renkli yaşam.
Sevgi, insanlık, paylaşım acep n’oldu diye sordum kendimce?
Darbedilip soyulduğum, gizemli bakışlarda soyunan yüreğim.
Oklara duçar olan yaralarımı sarmağa çalışıyorum, kanayan yaalarımı sararak. Dermanımı derdimde buldum.
Akıntıya akmadan, delirmiş bir dünyada daha da İnsan olma; çoraklaşmış yüreği yeşertme sevdasıyla.
Engebeli yolda hedefden ziyade, yolda iz bırakabilmek şiarım.
Halihazırda inleyen yüreğimi dölleyip, geleceğin muştulu çocuğu olmak.
Kimsesiz ölümlerde yeniden dirilircesine.
Şafakda gün uyandığında, kapkaranlık olup karanlığı kovdum; yeniden aydınlığa gebe kalarak...