Mimarlığın doğuşu, insanoğlunun ilk ve temel gereksinimi olan barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla üretilen “mekân” ile insanlık tarihinin başlangıcına kadar dayanmaktadır. Tarih boyunca birincil mekânsal ihtiyaç olarak önemi süregelen barınma mekanları, geçmişten günümüze uzanan süreçte yaşam biçimi, gelenekler, yerel malzeme ve yerin ruhuna uygun olarak ile planlanmıştır. Barınma mekânlarının temelinde sadece fiziksel ihtiyaçlar değil, bireyin diğer temel gereksinimlerinden olan inanç ve kültür odaklı sosyal bileşenler, toplumsal değerler ve bağlama ait değerler de yer almaktadır. Bu bileşenler yönlendiriciliğinde insanlar fiziksel çevreyi kendi yaşamsal özellikleri ile harmanlayarak yorumlamışlardır. Önceleri yalnızca barınma ve korunma odaklı, yerel niteliklerin, dini ritüellerin, kültürün yönlendiriciliğinde oluşturulan mekânlar ilerleyen dönemlerde teknoloji ve estetik değerlerle ortak bir paydada buluşmuştur.
Tarihsel süreç içerisinde “barınma” olgusunun değişim ve gelişimini farklı bilimsel bakış açıları ile ele almak adına çıkılan yolun sonuç ürünü olan bu kitap, “Barınma Kültürü” ana teması ile okuyucuya sunulmuştur. Kitapta, yerel yönetimler ve barınma politikaları, göç ve barınma sorunları, afet/risk yönetimi ve barınma, Anadolu’da geleneksel/kırsal mimari, pandemi ve barınma, kültür-mekân ilişkisi üzerinden barınma olgusunun okunması, modernizmin barınma mekanlarına etkisi ve modernizm sonrası barınma kültürü, barınma sorununa farklı çözüm önerilerinin geliştirildiği sıra dışı barınma birimleri, teknolojik yaklaşımlar ve barınma gibi alt temalarda farklı çalışmalara yer verilmiştir.
Geçmişe ışık tutması, geleceğe ilham olması dileğiyle…