İnsan vücudu, içinde koskoca bir evreni barındırıyor. Milyarca hücre, pek çok organ, sinir ağları ve bizim faydamız için harıl harıl çalışan gizli kahramanlar, dost bakterilerimiz… Günümüzde bilinen adıyla bağırsağın, ikinci beynimizin mucizevi emektarları “Görünmez Ordu” bakteriler…
Oysa biz yüzyıllar boyunca bakterilere karşı savaş açtık; onları düşman, hatta hastalık ve ölümün birer habercisi olarak gördük. Bitmedi, modern hayatla gelen bazı sağlıksız yaşam alışkanlıklarımızla bedenimizi daha da harap ettik.
İçimizdeki evreni eviniz olarak hayal edin! Eviniz, en güvenli yaşam alanınız; âdeta kaleniz. Ancak kalenizin içi kimyasallarla kaplı... Böyle bir ortamda nereye kadar yaşayabileceğiz?
Şayet sağlıklı bir yaşam, sağlıklı nesiller ve dinç bir zihin istiyorsak bakterilerimize olan borcumuzu ödemenin vakti geldi de geçiyor.
• Çocukluktan itibaren mikrobiyota nasıl desteklenebilir?
• Depresyonda olmamızın sebebi vücudumuzdaki yararlı bakterilerimizin tahribata uğraması olabilir mi?
• Konu bakteriler olunca hangi besinler tüketilmeli, hangi alışkanlıklardan uzak durulmalı?
• Prebiyotik nedir, probiyotik nedir?
• Mikrobiyotamız kanser başta olmak üzere pek çok hastalığa o beklenilen çözüm mü?
• Karşımızdaki kişiye duyduğumuz aşkın tohumlarını bakterilerimiz mi atıyor?
• Peki, sağlıklı bir ömür için kadim bakterilerimizi geri kazanmanın yolları neler?
Uzun yıllar boyunca laboratuvarlarda insan mikrobiyotası ve yeni nesil probiyotikler üzerine çalışmalar yapan değerli bilim insanı Ali Rıza Akın’ın kaleminden; BAKTERİN KADAR YAŞA! İÇİMİZDEKİ EVREN: MİKROBİYOTA.
Yeni yüzyıl, yapay zekâ ve teknolojinin yanı sıra, bakterilerin yüzyılı olacak.