“Bahar, her zaman olmasa da bazı aralarda can alıcı bir konu geçtiğinde dik dik annesinin gözüne bakardı. Bahar da biliyordu, annesi ondan önemli bir şey saklamıyor. Ama çocuğu, biricik kızı üzülmesin diye bazı sözleri daha yumuşak söylediğini de sezebiliyordu. Evirip çevirip daha ılımlı kelimeleri bulmaya çalışırdı gerektiğinde. Bazen de çok dolambaçlı yollardan konuyu anlatırdı. Bu demek değil ki Türkan kızı Bahar’dan gerçekleri saklıyor veya ona bu çocuk yaşta yalan sözler aşılıyor. Hayır! Türkan neyi ne zaman ve ne şekilde Bahar’a anlatacağını çok iyi biliyordu. Bütün bu davranışının tek nedeni vardı: Bahar üzülmesin!”
Terörün cirit attığı Türkmeneli topraklarında eşini terör olaylarına kurban veren Türkan, hakkını arama ve ayakta kalma mücadelesiyle uğraşırken beklenmediği bir zamanda kızı Bahar da terör kurbanı olur.
Kemal Beyatlı’nın bu romanı, okuyucusuna Türkmenlerin gerçek yaşantılarından kesitleri hissederek ve yaşayarak sunuyor.
Yaşayacağınız o atmosferin sonunda Beyatlı okuyucusuna soruyor:
“Sonu öğrenmek için Bahar’ı bekleyeceğiz. Ama beklemek doğru muydu?”