"Ufak salonun fes renginde kalın, ağır perdeli penceresinden dışarı harikulade, parlak bir suluboya levhası gibi görünüyordu. Saf mavi bir sema… Çiçekli ağaçlar… Uyur gibi sessiz duran deniz… Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında dağlar, korular, beyaz yalılar… Bütün bunların üzerinde bir eski zaman rüyasının havai hakikati gibi uçan martı sürüleri! Pencerenin önündeki şişman koltuğa gayet zayıf, gayet sarı, gayet ihtiyar bir kadın oturmuştu.”
*****
Bahar ve Kelebekler; ihtiyar bir Osmanlı kadını ile onun beşinci göbekten torunu modern bir genç kız üzerinden kuşak farkı ile birlikte Doğu ve Batı medeniyeti arasındaki farklılıktan kaynaklanan sorunları ve insan ilişkilerini ele alan bir Ömer Seyfettin hikâyesidir.