Ufuk çizgisindeki muazzam kızıllığa bakışını çevirdiğinde gözlerinden iki damla yaş yanağına damlamıştı ve orada kalmıştı. İki kızıl elmas gibi parlıyordu gözyaşları elmacık kemiklerinin çıkıntısında. O sırada sağ yanına biri gelip oturdu ama Nevra farkına bile varmadı. Oturan kişi; dağa tırmanırken Nevra’nın dikkatini çeken koşan adamdı. Nevra’nın yüzündeki hüznü ve gözlerindeki yaşları çoktan fark etmişti. “Tanrıça kadar güzel görünen bu muhteşem kadına hüzün hiç yakışmıyor” diye içinden geçirdi adam.