Babişkoya annemin nerede olduğunu sorduğumda, onun Afrikada pigmelerle birlikte küçük bir köyde yaşadığını söylerdi. Gûya Henriette (yani benim annem), pigmelerin tanrıçasıymış. Pigmeler o denli küçüklermiş ki ağaçlardaki muzları bile toplayamazlarmış. Annem toplayıp verirmiş onlara O nedenle de anneme taparlarmış. Babişkonun, annemin nerede olduğuyla ilgili tutarsız sözleri vardı : Bir keresinde de Henriette diye birinin olmadığını söylemişti. Sözüm ona ben, her saat tamircisinin oğlu gibi bir gece vakti, sarkaçlı bir duvar saatinin içinde dünyaya gelmişim. Saatler tam 24.00ı gösterirken bir viyaklama sesi duyulmuş.
Ve ben, yer döşemelerinin üzerine, Babişkonun ayakları dibine yuvarlanıvermişim. Bu kitapta, küçük oğluna hem babalık hem de annelik eden şeker hastası, kuşkucu bir adamın, oğluyla yaşadığı trajikomik yaşam öyküsünü okuyacak ve çok seveceksiniz.